27 Mart Dünya Tiyatrolar günü gelmişken, geçtiğimiz senelerde kendi yazdığım "Sayılar Olmasaydı" adlı skeçleri paylaşıyorum.
1. BÖLÜM
Mağaradakiler...
Mağara adamı ve kadını: (2+5 kişilik, fonda eski taş devri fotosu, dinazorlar vs.)
Sinopsis: Mağara adamı evde oturmaktadır. Kendi kendine söylenmektedir. O sırada mağara kadını dışarıdan avlanarak gelmiştir. Elinde hayvan postları, bitki kökleri vardır. Kadın adama tam bir şey söylemeye kalkacakken adam homurdanmaya ve kadına bağırmaya başlar. (Konuşmalar daha çok işaret diliyle yapılmaktadır.)
1. BÖLÜM
Mağaradakiler...
Mağara adamı ve kadını: (2+5 kişilik, fonda eski taş devri fotosu, dinazorlar vs.)
Sinopsis: Mağara adamı evde oturmaktadır. Kendi kendine söylenmektedir. O sırada mağara kadını dışarıdan avlanarak gelmiştir. Elinde hayvan postları, bitki kökleri vardır. Kadın adama tam bir şey söylemeye kalkacakken adam homurdanmaya ve kadına bağırmaya başlar. (Konuşmalar daha çok işaret diliyle yapılmaktadır.)
Kadın adamdan getirdiği yiyecekler için sofrayı hazırlamasını ister. Adam tekrar homurdanır. Daha sonra içerden bebek sesi gelir. Kadın koşturup bebeği susturmaya çalışır. Adam tekrar homurdanmaya başlar. Daha sonra dışarıdan sesler duyulur. Kadın kafasını dışarıya uzatır ve birkaç hayvanın mağaraya doğru yaklaştığını görür. Panik içerisinde durumu kocasına anlatmaya çalışır. Fakat adam homurdanmaya devam eder. Adam kadının anlattıklarından mağaraya bi tane bizonun yaklaştığını anlar ve kesici aletini hazırlar. Fakat kadın sayılar olmadığı için mağaraya birkaç tane bizonun yaklaştığını anlatamamıştır. Kadın kaçmayı önerir. Adam ise kendine güvenlidir, övünerek bekler. Kadın ise çocuğu alıp kaçar. Adam sahnede yalnız kaldığı zaman içeriye 5 tane bizon girer ve adam da 5 tane olduğunu görünce kaçmaya başlar.
2. BÖLÜM
Terziler: (3+5 kişilik, fonda eski günlerden kalma bir fotoğraf olabilir. Arkada da uzun saçlı bir adam ağacın altında oturup bir şeyler düşünmektedir)
İki terziden birincisi iridir. Diğeri ise ondan boyca küçüktür. İri olanın müşterileri kuyruk olmuştur. Diğeri ise kenarda kara kara düşünmektedir.
Terzi1: (Diğerine nispet yaparak) Durun, panik olmayın. Hepinize sıra gelecek. Evet sıradaki. Sen arşın arşın arşın istiyordun değil mi? Tamam. (Ölçer verir)
1. Müşteri: Ben arşın alıcam bi de onun kadar olmayan başka bir arşın daha alıcam. Ama o arşın onun kadar olmasın yani. Yani çok da küçük olmasın ama hiç arşın kadar da küçük olmasın canım. Hiç arşını napayım?
2. Müşteri: Yarım arşın yani. (Herkes yabancılaşarak 3. Müşteriye bakar.)Hı?
2. Müşteri: Yok bi şey.
Terzi1: Kardeşim arşın alacaksan al. Niye beni oyalayıp duruyosun. Ayrıca atış tutuş şeylerle gelmeyin bana. (Tekrar komşusuna nispet yaparak) Ya, bu dükkanı açmasamıydım acaba? Senin de işlerine engel oluyorum ama kardeş. (Kıs kıs gülmektedir)
Terzi2: Allahım ya, benim ne günahım vardı da beni böyle yarattın.
Terzi1: Noldu yine müşteri duasına mı çıktın? Hahahaha
Terzi2: Bak canım benim, ikimiz de kaybediyoruz haberin yok. Senin kafa ticarete hakikaten hiç basmıyo.
Terzi1: Hayrola yine kıskançlık damarın tuttu galiba. Ne iş? Ben çok kazanıyorum diye mi kıskandın?
Terzi2: Şimdi seninle benim arşınlarımız aynı mı? Değil.
Terzi1: Valla annem beni küçükken yedirdi içirdi. Benim oğlum/kızım büyüyecek terzi olacak diye. Aha şimdi duba gibiyim. Küçükken çok dalga geçtiniz. Neymiş, yok efendim saklambaç oynarken sürekli ebeleniyomuşum da, herkesin gözü üzerimdeymiş çünkü beni görmemek imkansızmış da. Noldu şimdi? Aval aval bakarsın öyle tabi.
Terzi2: Şimdi senle arşınlarımız aynı değil ya.
Terzi1: Eeee?
Terzi2: E sen ürettiğin kumaşları hemen bitiriyosun. Ama benimkiler bitmiyo.
Terzi1: Aaa, hakkaten ben bunu hiç düşünmemiştim. Yani sen benden daha mı fazla kazanıyosun? İşte buna dayanamam. (Ağlamaya başlar)
Terzi2: Maalesef hayır. Ben de kazanamıyorum çünkü sana daha çok müşteri geliyo.
Terzi1: Haaaa.
Terzi2: Yani sürümden kazanıyorsun.
Terzi1: O ne demek be?
Terzi2: Ne bilim öyle aklıma geldi. Aa bak bu kelime güzelmiş bunu bi kenara yazayım.
Terzi1: Yani?
Terzi 2: Yani diyorum ki, şu arşın işini ortaklaştırsak da kafa karıştırmasak. İkimizin arşını da aynı olsa.
Terzi1: Yok ya. Ben öyle rejime falan giremem. Beni bu şekilde kandıramazsın. Sonra bütün müşteriyi toplayacaksın değil mi?
Terzi2: Ya saçmalama ne rejimi. Daha farklı bir şey olmalı. Bu ikimiz için de iyi bi şey olacak. Ama nasıl olacak bi düşünelim..(O sırada gökten plastik bir metre düşer. Terzi2 metreyi alır ve bi yukarıya bir de metereye bakar. Sonrasıda kafasında bir ampül yanar) Evrekaaaaaa. (Koşmaya başlar)
Terzi1: Dur ya. Nereye gidiyorsun? Ne dedin hiç bi şey anlamadım. Allahım sen şu komşuya akıl fikir ver. (Yukarıya doğru bakarken yukarıdan kafasına bir elma düşer. Bir yukarıya bir de elmaya bakar. Tam kafasında ampül yanacak gibi olur ama sonra durur düşünür) Bu ne şimdi, hiç bi şey anlamadım. (Elmayı arka tarafa fırlatır ve çıkar.)
Arkadaki Adam: (Elma kafasına düşünce bağırmaya başlar.) Buldum!! Yer çekimini buldum…
3. BÖLÜM
Piramitlerin İnşası: (3+5 kişilik. Fonda çizimle yapılmış yapım aşamasında olan piramit fotoğrafı)
Sırayla insanlar taş taşımaktadır. İçlerinden ikisi yorulmuştur. Taşı yere bırakır. Ayakkabısının bağcığını bağlamaya başlar.
İş amiri: Ohoo arkadaşım lütfen. İlla kırbaç mı atıcaz. Hadi ilerleyin. Her dakika da bi bahane buluyosunuz ya. Bak şimdi o ipler ne şimdi? Ayakkabı verdik ayağınız yanmasın diye ordan bile bi bahane çıkardınız yahu.
1. İşçi: Yok ya, yürürken çıkıyo bunlar ben de ip buldum bağladım. Ama bu sefer de çözülüyo bunlar biliyon mu? Ya biz buna ışık falan taksak böyle koşunca yansa falan daha güzel olmaz mı?Gece yolumuzu görürüz.
İş amiri: Yok ya ben de bunu yedim. Hadi hadi, ilerle. O zamanda bunun ışığı yanmıyo diye bahane uydurursunuz. Arkadaşım lütfen. Bakın firavunun emri var. Bu şeyler en kısa zamanda bitecek.
2. İşçi: Ne zaman bitecek?
İş Amiri: En kısa zamanda.
1. İşçi: Tamam da ne zaman.
Iş Amiri: (Düşünür, kafası karışmıştır.) Ya işte yatıcaz kalkıcaz, yatıcaz kalkıcaz, yatıcaz kalkıcaz işte o zaman.
2. İşçi: (1. İşçiye) Eyvah, o zaman hayatta bitmez. Biz uyumuyoruz ki.
İş Amiri: Hadi aranızda konuşmayın, uyumayın ilerleyin.
1.İşçi: Biraz uyusak olmaz mı? En azından ne zaman biteceğini anlarız.
İş Amiri: Yok ya. Ben de bunu yedim. Şimdi ileri. (İşçiler Sol, sol, sol…kıt-a dur. Höy-höt)
Şaka lan şaka. Durmayın marş. (İşçiler yine durur) Ya arkadaşım ilerlesene yine ne oldu?
2. İşçi: Ya biz ne için taş taşıyoruz?
İş Amiri: Ben de anlamadım ki. Bi şeyler yapıyoz ama. Firavunun emri. Yapıcaz artık. Taşları üstüste dizip bulutlara mı çıkacakmış bi şeyler diyodu.
1.İşçi: Ya tamam da hadi bi yere kadar üstüste koyduk ama boyumuzu geçen yerlere nasıl çıkıcaz. Çıkarsak orada kalırız
İş Amiri: Ya siz amma çok soru soruyosunuz yav. Allah allah. Bi şey biliyolar ki yapıyorlar.
2. İşçi: Ya biz şöyle yapsak. En alta çok taş koysak, onun üstüne basarak bi üste daha az taş koysak. Bu böyle azala azala gitse. Merdiven gibi. Daha kolay olmaz mı? Hem farklı bi şey olur, tepesi sivri falan.
İş Amiri: Yok ya, ben de bunu yedim. Bacak kadar boyunla akıl mı veriyon? Bak siz yine tembellik ediyorsunuz ama beni konuşturup.
1.İşçi: Olur mu öyle şey. Ya bi şey sorucam şimdi biz ne kadar taş taşıyacaz. Bu hep böyle mi devam edecek?
İş Amiri: Çok taş taşıyacaksınız.
2. İşçi: Tamam da ne kadar taş?
İş Amiri: (Kafası karışmıştır) Çok işte çok. Ne bileyim işte. Birsürü. Düşünemeyeceğiniz kadar. Yani üüüüffff. İstemediğin kadar. Yani çoookkk işte.
1.İşçi: Ne kadar çok.
İş Amiri: Çok işte lan çok. Kızdırmayın beni….Çookkkkkk. Çok var daha. Bi sürü var.firavun de öyle diyo. Çok var diyo. Birsürü taş varmış. Onların hepsini istiyo. (Adam delirmeye başlar. Kendi kendine söylenir. O esnada iki işçi gülüşerek sahneden çıkarlar.)
(Kulisten paldır küldür sesler gelir.)
İş Amiri: (Kulise doğru) Ya bu böyle olmayacak. (Bağırır) Arkadaşım yapıyosunuz tekrar yıkılıyo ne biçim çalışıyosunuz siz. Yatıyoz kalkıyoz bi şey olduğu yok. Bak yine devrilmiş ya..Nasıl yapıcaz biz bu inşaatı? Alooo, kime diyorum. (Kendi kendine) Ya hakikaten merdiven gibi mi yapsak acaba?
4. BÖLÜM
Futbol Spikeri:
İyi günler sayın seyirciler. Bugün çok önemli bir derbide Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde tekrar beraberiz. Şu anda Türk Telekom Arena stadında seyirciler resmen çok. Yani bir stadı dolduracak kadar seyirci var. Fakat ev sahibi Galatasaray seyircisi bir stadı doldurabiliyor. Fenerbahçe seyircisine ise az bilet verilmiş. Onların seyircisi bir stadı dolduramayacak kadar seviyede. Şu anda arkamda taraftarların tazahüratlarını duyuyorsunuz. Galatasaraylı taraftarlar “biraz, az, çok az yetmez; fazla, çok fazla, en fazla olsun, Fenerbahçem şampiyon olsun.” Şeklinde bağırıyorlar. Haksız da değiller çünkü maçın son saniyleri ve artık Galatasaray galibiyete çok yakın. Şu anda skoru söylüyorum:
Fenerbahçe: Çok gol
Galatasaray: O kadar çok değil.
Ayrıca diğer statlarımızdan gelen bilgilere gore, lig iyice kızışmış durumda. Hemen skorları okumak istiyorum size.
Elazığspor: Gol yok
Beşiktaş: Birkaç gol
Tarabzonspor: Birkaç gol.
Antalyaspor: Aynı miktarda birkaç gol.
Sivasspor: Çok çok gol
Bursaspor: Daha da çok gol.
(Stattan bağırışlar duyulmaya başlar.) Eveeeeeettt. Gooolllllll. Tam maç biterken sol ayağının Riera sağ kemiğiyle topa vurdu ve Fenerbahçe ağlarını havalandırdı.
Bu durumda skor:
Galatasaray: Çok gol
Fenerbahçe: O da bir o kadar çok gol.
Ve hakem düdüğünü çalıyor. Futbolcuların yeteri kadar yorulduklarının düşündüğü için maçı bitiriyor. Evet sayın seyirciler. Artık işler daha da karıştı. Merkez hakem komitesi kimin lider olduğunu seçecek. Galatasaray’ın bir sürü galibiyeti var. Fener’in de. Beşiktaşı’nda, Kayserinin de. Bakalım şanslı taraf kim olacak. Bu yarın gece ekranlarda canlı yayında tekrar burada yapılacak kurayla belirlenecek.
Şu anda son golü atan emre’le birlikteyiz. (Koşarak gelir) Evet Caner maç hakkındaki yorumlarını alalım.
“Güzel bir müsabakaydı. Sonuçta iki taraf da güldü. Yani biz yüzümüzü güldürecek kadar gol attık, onlar da bir o kadar daha attı. Mutluyuz. Artık kuraları bekliyeceğiz. Ayrıca buradan ekranları başından bizleri izleyen muazzam sayıdaki taraftarımıza teşekkür ederiz.”
Evet sayın seyirciler. Artık mikrofonlarımız stüdyomuzda...
2. BÖLÜM
Terziler: (3+5 kişilik, fonda eski günlerden kalma bir fotoğraf olabilir. Arkada da uzun saçlı bir adam ağacın altında oturup bir şeyler düşünmektedir)
İki terziden birincisi iridir. Diğeri ise ondan boyca küçüktür. İri olanın müşterileri kuyruk olmuştur. Diğeri ise kenarda kara kara düşünmektedir.
Terzi1: (Diğerine nispet yaparak) Durun, panik olmayın. Hepinize sıra gelecek. Evet sıradaki. Sen arşın arşın arşın istiyordun değil mi? Tamam. (Ölçer verir)
1. Müşteri: Ben arşın alıcam bi de onun kadar olmayan başka bir arşın daha alıcam. Ama o arşın onun kadar olmasın yani. Yani çok da küçük olmasın ama hiç arşın kadar da küçük olmasın canım. Hiç arşını napayım?
2. Müşteri: Yarım arşın yani. (Herkes yabancılaşarak 3. Müşteriye bakar.)Hı?
2. Müşteri: Yok bi şey.
Terzi1: Kardeşim arşın alacaksan al. Niye beni oyalayıp duruyosun. Ayrıca atış tutuş şeylerle gelmeyin bana. (Tekrar komşusuna nispet yaparak) Ya, bu dükkanı açmasamıydım acaba? Senin de işlerine engel oluyorum ama kardeş. (Kıs kıs gülmektedir)
Terzi2: Allahım ya, benim ne günahım vardı da beni böyle yarattın.
Terzi1: Noldu yine müşteri duasına mı çıktın? Hahahaha
Terzi2: Bak canım benim, ikimiz de kaybediyoruz haberin yok. Senin kafa ticarete hakikaten hiç basmıyo.
Terzi1: Hayrola yine kıskançlık damarın tuttu galiba. Ne iş? Ben çok kazanıyorum diye mi kıskandın?
Terzi2: Şimdi seninle benim arşınlarımız aynı mı? Değil.
Terzi1: Valla annem beni küçükken yedirdi içirdi. Benim oğlum/kızım büyüyecek terzi olacak diye. Aha şimdi duba gibiyim. Küçükken çok dalga geçtiniz. Neymiş, yok efendim saklambaç oynarken sürekli ebeleniyomuşum da, herkesin gözü üzerimdeymiş çünkü beni görmemek imkansızmış da. Noldu şimdi? Aval aval bakarsın öyle tabi.
Terzi2: Şimdi senle arşınlarımız aynı değil ya.
Terzi1: Eeee?
Terzi2: E sen ürettiğin kumaşları hemen bitiriyosun. Ama benimkiler bitmiyo.
Terzi1: Aaa, hakkaten ben bunu hiç düşünmemiştim. Yani sen benden daha mı fazla kazanıyosun? İşte buna dayanamam. (Ağlamaya başlar)
Terzi2: Maalesef hayır. Ben de kazanamıyorum çünkü sana daha çok müşteri geliyo.
Terzi1: Haaaa.
Terzi2: Yani sürümden kazanıyorsun.
Terzi1: O ne demek be?
Terzi2: Ne bilim öyle aklıma geldi. Aa bak bu kelime güzelmiş bunu bi kenara yazayım.
Terzi1: Yani?
Terzi 2: Yani diyorum ki, şu arşın işini ortaklaştırsak da kafa karıştırmasak. İkimizin arşını da aynı olsa.
Terzi1: Yok ya. Ben öyle rejime falan giremem. Beni bu şekilde kandıramazsın. Sonra bütün müşteriyi toplayacaksın değil mi?
Terzi2: Ya saçmalama ne rejimi. Daha farklı bir şey olmalı. Bu ikimiz için de iyi bi şey olacak. Ama nasıl olacak bi düşünelim..(O sırada gökten plastik bir metre düşer. Terzi2 metreyi alır ve bi yukarıya bir de metereye bakar. Sonrasıda kafasında bir ampül yanar) Evrekaaaaaa. (Koşmaya başlar)
Terzi1: Dur ya. Nereye gidiyorsun? Ne dedin hiç bi şey anlamadım. Allahım sen şu komşuya akıl fikir ver. (Yukarıya doğru bakarken yukarıdan kafasına bir elma düşer. Bir yukarıya bir de elmaya bakar. Tam kafasında ampül yanacak gibi olur ama sonra durur düşünür) Bu ne şimdi, hiç bi şey anlamadım. (Elmayı arka tarafa fırlatır ve çıkar.)
Arkadaki Adam: (Elma kafasına düşünce bağırmaya başlar.) Buldum!! Yer çekimini buldum…
3. BÖLÜM
Piramitlerin İnşası: (3+5 kişilik. Fonda çizimle yapılmış yapım aşamasında olan piramit fotoğrafı)
Sırayla insanlar taş taşımaktadır. İçlerinden ikisi yorulmuştur. Taşı yere bırakır. Ayakkabısının bağcığını bağlamaya başlar.
İş amiri: Ohoo arkadaşım lütfen. İlla kırbaç mı atıcaz. Hadi ilerleyin. Her dakika da bi bahane buluyosunuz ya. Bak şimdi o ipler ne şimdi? Ayakkabı verdik ayağınız yanmasın diye ordan bile bi bahane çıkardınız yahu.
1. İşçi: Yok ya, yürürken çıkıyo bunlar ben de ip buldum bağladım. Ama bu sefer de çözülüyo bunlar biliyon mu? Ya biz buna ışık falan taksak böyle koşunca yansa falan daha güzel olmaz mı?Gece yolumuzu görürüz.
İş amiri: Yok ya ben de bunu yedim. Hadi hadi, ilerle. O zamanda bunun ışığı yanmıyo diye bahane uydurursunuz. Arkadaşım lütfen. Bakın firavunun emri var. Bu şeyler en kısa zamanda bitecek.
2. İşçi: Ne zaman bitecek?
İş Amiri: En kısa zamanda.
1. İşçi: Tamam da ne zaman.
Iş Amiri: (Düşünür, kafası karışmıştır.) Ya işte yatıcaz kalkıcaz, yatıcaz kalkıcaz, yatıcaz kalkıcaz işte o zaman.
2. İşçi: (1. İşçiye) Eyvah, o zaman hayatta bitmez. Biz uyumuyoruz ki.
İş Amiri: Hadi aranızda konuşmayın, uyumayın ilerleyin.
1.İşçi: Biraz uyusak olmaz mı? En azından ne zaman biteceğini anlarız.
İş Amiri: Yok ya. Ben de bunu yedim. Şimdi ileri. (İşçiler Sol, sol, sol…kıt-a dur. Höy-höt)
Şaka lan şaka. Durmayın marş. (İşçiler yine durur) Ya arkadaşım ilerlesene yine ne oldu?
2. İşçi: Ya biz ne için taş taşıyoruz?
İş Amiri: Ben de anlamadım ki. Bi şeyler yapıyoz ama. Firavunun emri. Yapıcaz artık. Taşları üstüste dizip bulutlara mı çıkacakmış bi şeyler diyodu.
1.İşçi: Ya tamam da hadi bi yere kadar üstüste koyduk ama boyumuzu geçen yerlere nasıl çıkıcaz. Çıkarsak orada kalırız
İş Amiri: Ya siz amma çok soru soruyosunuz yav. Allah allah. Bi şey biliyolar ki yapıyorlar.
2. İşçi: Ya biz şöyle yapsak. En alta çok taş koysak, onun üstüne basarak bi üste daha az taş koysak. Bu böyle azala azala gitse. Merdiven gibi. Daha kolay olmaz mı? Hem farklı bi şey olur, tepesi sivri falan.
İş Amiri: Yok ya, ben de bunu yedim. Bacak kadar boyunla akıl mı veriyon? Bak siz yine tembellik ediyorsunuz ama beni konuşturup.
1.İşçi: Olur mu öyle şey. Ya bi şey sorucam şimdi biz ne kadar taş taşıyacaz. Bu hep böyle mi devam edecek?
İş Amiri: Çok taş taşıyacaksınız.
2. İşçi: Tamam da ne kadar taş?
İş Amiri: (Kafası karışmıştır) Çok işte çok. Ne bileyim işte. Birsürü. Düşünemeyeceğiniz kadar. Yani üüüüffff. İstemediğin kadar. Yani çoookkk işte.
1.İşçi: Ne kadar çok.
İş Amiri: Çok işte lan çok. Kızdırmayın beni….Çookkkkkk. Çok var daha. Bi sürü var.firavun de öyle diyo. Çok var diyo. Birsürü taş varmış. Onların hepsini istiyo. (Adam delirmeye başlar. Kendi kendine söylenir. O esnada iki işçi gülüşerek sahneden çıkarlar.)
(Kulisten paldır küldür sesler gelir.)
İş Amiri: (Kulise doğru) Ya bu böyle olmayacak. (Bağırır) Arkadaşım yapıyosunuz tekrar yıkılıyo ne biçim çalışıyosunuz siz. Yatıyoz kalkıyoz bi şey olduğu yok. Bak yine devrilmiş ya..Nasıl yapıcaz biz bu inşaatı? Alooo, kime diyorum. (Kendi kendine) Ya hakikaten merdiven gibi mi yapsak acaba?
4. BÖLÜM
Futbol Spikeri:
İyi günler sayın seyirciler. Bugün çok önemli bir derbide Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde tekrar beraberiz. Şu anda Türk Telekom Arena stadında seyirciler resmen çok. Yani bir stadı dolduracak kadar seyirci var. Fakat ev sahibi Galatasaray seyircisi bir stadı doldurabiliyor. Fenerbahçe seyircisine ise az bilet verilmiş. Onların seyircisi bir stadı dolduramayacak kadar seviyede. Şu anda arkamda taraftarların tazahüratlarını duyuyorsunuz. Galatasaraylı taraftarlar “biraz, az, çok az yetmez; fazla, çok fazla, en fazla olsun, Fenerbahçem şampiyon olsun.” Şeklinde bağırıyorlar. Haksız da değiller çünkü maçın son saniyleri ve artık Galatasaray galibiyete çok yakın. Şu anda skoru söylüyorum:
Fenerbahçe: Çok gol
Galatasaray: O kadar çok değil.
Ayrıca diğer statlarımızdan gelen bilgilere gore, lig iyice kızışmış durumda. Hemen skorları okumak istiyorum size.
Elazığspor: Gol yok
Beşiktaş: Birkaç gol
Tarabzonspor: Birkaç gol.
Antalyaspor: Aynı miktarda birkaç gol.
Sivasspor: Çok çok gol
Bursaspor: Daha da çok gol.
(Stattan bağırışlar duyulmaya başlar.) Eveeeeeettt. Gooolllllll. Tam maç biterken sol ayağının Riera sağ kemiğiyle topa vurdu ve Fenerbahçe ağlarını havalandırdı.
Bu durumda skor:
Galatasaray: Çok gol
Fenerbahçe: O da bir o kadar çok gol.
Ve hakem düdüğünü çalıyor. Futbolcuların yeteri kadar yorulduklarının düşündüğü için maçı bitiriyor. Evet sayın seyirciler. Artık işler daha da karıştı. Merkez hakem komitesi kimin lider olduğunu seçecek. Galatasaray’ın bir sürü galibiyeti var. Fener’in de. Beşiktaşı’nda, Kayserinin de. Bakalım şanslı taraf kim olacak. Bu yarın gece ekranlarda canlı yayında tekrar burada yapılacak kurayla belirlenecek.
Şu anda son golü atan emre’le birlikteyiz. (Koşarak gelir) Evet Caner maç hakkındaki yorumlarını alalım.
“Güzel bir müsabakaydı. Sonuçta iki taraf da güldü. Yani biz yüzümüzü güldürecek kadar gol attık, onlar da bir o kadar daha attı. Mutluyuz. Artık kuraları bekliyeceğiz. Ayrıca buradan ekranları başından bizleri izleyen muazzam sayıdaki taraftarımıza teşekkür ederiz.”
Evet sayın seyirciler. Artık mikrofonlarımız stüdyomuzda...