Birçok kavram tartışıyoruz. Bir yandan yeni teknolojilere adapte olmaya çalışırken bir yandan da sürekli yenilenen eğitim anlayışımızı sorguluyoruz. Hepsi de önemli bir noktaya kilitlenmiş durumda. Teknolojinin “sonradan görme”leri bizler yani “dijital göçmenler” teknolojiyle doğan “dijital yerlilere” nasıl eğitim vereceğiz? İşimiz gerçekten çok zor. 21. Yüzyıl pedogojilerini, stratejilerini, becerilerini vs. tartışırken bence gözden kaçırdığımız önemli bir şey var: Tüm bu kararları onlardan bağımsız almamız. 21. Yüzyıl için meşhur 4C’ye bakacak olursak “Critical Thinking” (Eleştirel Düşünme), “Communication” (İletişim) “Collaboration” (Takımlaşma) ve “Creativity” (Yaratıcılık) öğrencilerimiz için önem verdiğimiz beceriler. Fakat biz bu becerileri onlara kazandırabilmek için önce onlarla birlikte kendimizi sorgulamayı öğrenmeli, onlarla iletişim halinde olmalı ve hatta takım olmalıyız. O zaman kendi sorunlarına kendi bakış açılarıyla çözüm bulmaları konusunda yardımcı olabiliriz. Bu kısa sohbeti de öğrencilerimin bu konu hakkındaki fikirlerini öğrenmek amacıyla gerçekleştirdim. 6. Sınıf öğrencilerimizden Busenur Simon ve Efe Atmış’la yaptığımız bu söyleşiyi aşağıda bulabilirsiniz. Ayrıca Emre Kara’ya da kayıt konusundaki desteğinden dolayı teşekkürlerimi iletiyorum.
(Bu yazı, ETP 2015’de, “Farklılaştırılmış Ters-Yüz Sınıf Uygulamaları” başlığıyla sunduğumuz ve Hakan Umutlu ile birlikte TED Rönesans Koleji’nde uyguladığımız çalışmanın özeti niteliğindedir.)
“Bedava fındık, ye gitsin!” cümlesi size bir şey çağrıştırıyor mu? Bizim kuşak ilkokul yıllarından hatırlar. Çernobil faciası sonrası Fiskobirlik’in fındıkları ziyan olmasın diye okullara dağıtılmıştı, anlamadık, fındıkları seve seve yedik. Sorgulamadık. Bir domateste üç kilo ıspanakta bulunan demir kadar demir olmasına rağmen Temel Reis çizgi filminin sırf elindeki ıspanakları dünyanın diğer ülkelerine yedirmek için Amerika’nın uyguladığı bir pazarlama stratejisi olduğunu anlamadık, sorgulamadık, ıspanakları seve seve yedik. Ortaokulda ceket, kumaş pantolon, kravatla okula gitmeye başladık, birden büyüdüğümüzü hissettik. Bizi aynı tip insan mı yapmaya çalışıyorlardı ya da boğucu iş hayatına şimdiden hazırlamanın yolları mıydı, anlamadık, sorgulamadık, kıyafetleri seve seve giydik. Üniversite yıllarında yurtta kalırken bir akşam arkadaşımın bilgisayar ekranına şaşkın gözlerle baktığını görüp ben de şaşırmıştım. Neden bu kadar şaşırdığına anlam veremezken gözümü ekrana çevirdiğimde hayatımın şokunu yaşadım. Bir dünya haritasında bir yere tıklayıp, zoom yapıp, o bölgeyi kuş bakışı izleyebiliyordunuz. Bu muhteşemdi. Hoş geldin GoogleEarth! Bu tanışma vasıtasıyla bu güne kadar kendisiyle epeyce vakit geçirmişliğimiz vardır. Hatta okulda “geometrik cisimlerin çevre uzunlukları” konusunda öğrencilerle bazı binalarını çevre uzunluklarını hesaplamak için bir araç olarak bile kullanmıştım. Bunu neden anlattım? Matematik dersi için soyut gelebilecek birçok kavramın bazı malzemeleri kullanarak nasıl somutlaştırılacağı birçok matematik öğretmeni tarafından bilinir ve önemsenir. Örneğin, özellikle üç boyutlu geometrik cisimlerin açınımlarında somut materyal kullanımı işimizi kolaylaştırır. Bunun yanında bu somut materyallerden yola çıkarak bir bütüne ulaşmak fikri hangimize cazip gelmez ki? Bizim kuşak çizgi filmlerden hatırlar Voltran, Thunder Cats, Transformers, Ninja Kaplumbağalar vs. Bu çizgi filmlerin ortak özelliği özgün parçaların bir amaç uğruna bir araya gelip ekip ruhuyla bir güç oluşturmalarıdır. |
Eser DilsözMatematik Öğretmeni Arşiv
January 2023
Kategoriler |