Diğer branşları bilmem ama bir matematik öğretmeninin sıklıkla maruz kaldığı en “ilginç” sorudur bu. Bu soruda birçok anlam gizlidir. “Yeter çok sıkıldım, dersi kaynatayım azıcık”tan tutun da “bunlar ne kadar gereksiz bilgiler”e kadar değişen alt metinlerin oluşturduğu bir skala. Öğretmenlerin cevapları için de durum farksız değil. Bu soruya verilen cevaplar da duyduğum kadarıyla değişkenlik gösteriyor. Fakat, verilemeyen cevaplar da “muhteşem”. Aşağıdaki videoda öğrencilerimin daha önceden duyduğu bazı cevaplardan bir derleme oluşturdum, biraz da mizahi bir üslupla. İzlemek için tıklayınız... Matematikte bu soruya verilecek cevapları zorlaştıran etmenler bulunuyor.
1- Soyutluk
Özellikle öğrenciler 6. sınıfta somuttan soyuta geçiş evresini yaşamaya başlıyorlar. Buradaki somut ve soyuttan kastım bazı soyut kavramların somutlaştırılıp anlatılmasının daha etkili olduğu. 5. ve 6. sınıf öğrencilerini karşılaştırdığınızda birçok açıdan farklılık gösterdiklerini gözlemleyebilirsiniz. Öğrencilerin mizah seviyesi bile çok fark ediyor. Özellikle 6. sınıf öğrencileri “soğuk” espri şeklinde nitelendirdiğimiz tarzda esprilere çok meyilliler. Tesadüf değil, çünkü kelimelerin gerçek anlamı dışında mecaz anlamıyla da kullanıldığını fark ediyorlar. Bu çift anlamlılığı fark etmek onlara bir haz veriyor. Bu durum öğrenciden öğrenciye farklılık gösterse de özellikle 6. Sınıfın ikinci yarısından itibaren soyut kavramları algılamada bir gelişme görebiliyorsunuz. Örneğin iki sene önce “kümeler” konusu 6. Sınıf müfredatının ilk konusuyken öğrencilerin sembolleri anlamlandırma noktasında çok zorlandıklarını görmüştük çünkü henüz bu “soyut” düşünme evresi yerli yerine oturmaya başlamamıştı. Bu konu 6. Sınıf müfredatından çıkarılarak çok yerinde bir karar verildi.
Matematik doğası gereği soyut teorilerin bir bileşiminden ibaret olduğu için her şeyi anlamlı bir biçimde somutlaştırmak imkânsız hale gelebiliyor özellikle de soyut düşünme becerisi geliştirmekte zorlanan öğrencilerde.
2- Erken yönlendirme
Yolda herhangi bir kişiyle tanıştığınızda ve ona öğretmen olduğunuzu söylediğinizde en sık rastladığınız yorum hangisi? Benimkisi “Hocam, hiç anlamam nasıl beceriyorsunuz, benim matematiğim çok kötüydü” olmuştur. Bunun nedeni için birçok değişken sayabiliriz. Genetik faktörler, öğretmeni sevmemek, başka derslere daha çok ağırlık vermek, “kafasının basmaması” vs. Bir matematikçi olarak matematiğin sevilmediğinde çekilecek bir ders olmadığını düşünenlerdenim ve öğrencilerim için de en çok önem verdiğim şey matematik ön yargısını yenmek. Bunu başaramayan öğrencilerde ise hayat bir işkence haline gelebiliyor. Özellikle başarılı eğitim sistemi olan ülkelerde öğrencilere erken yaşlarda mesleki yönlendirmeler yapıldığını biliyoruz. Bizde ise maalesef matematiğe bir türlü adapte olamayan bir öğrencinin uzunca bir süre matematikle boğuşması, üstelik konuların birbirinden bağımsız değil de birikerek ilerlemesi büyük bir sorun yaratıyor. Bunun yanında matematiğin velilerin ve özellikle de sistemin bir nevi kırmızı çizgisi olması ise bu gerilimi daha da artırıyor.
Sadece bu iki maddeye bile baktığımızda, matematiğin doğası bile işimizi zorlaştırsa da biz matematik öğretmenlerine çok iş düşüyor: Ön yargıları kırmak, matematiği zevkli hale getirmek ve matematiğin hayatımızdaki yerini göstermek.
Özellikle son madde için neler yapabiliriz? Birkaç öneri derledim.
- Öncelikli olarak en temelden başlayalım. Her konunun başında kendi araştırmalarımızı es geçmeyelim. Özellikle işlediğimiz konunun günlük hayattaki karşılığının ve bizim için anlamının ne olduğunu araştıralım, öğrencilerle paylaşalım ve hatta onlardan da araştırıp paylaşmalarını isteyelim.
- Özellikle sene başında meslekleri inceleyip hangi meslek dallarında matematiğin ne amaçla ya da hangi konular özelinde kullanıldığını araştıralım. Konuların hangi meslek dallarında karşılaşıldığını az çok biliyoruz. Bunun yerine mesleklerin ortaya dökülüp, bu mesleklerde matematiğin hangi alanlarında kullanıldığının tespit edilip daha sonra konulara yedirilmesinin daha etkili olacağını düşünüyorum. Özellikle dijital çağla birlikte gelişen yeni meslekleri de göz ardı etmemek gerekiyor.
- Velilerimiz için mesleklerle ilgili bir paylaşım platformu oluşturabiliriz. Bununla ilgili yaptığım bir çalışmada “velilere ev ödevi” şeklinde moodle üzerinden bir forum oluşturmuştum. Soru şuydu: "Matematiği mesleğinizde ne amaçla kullanıyorsunuz?" Mimar, politikacı, tiyatrocu, ev hanımı, mühendis vs. olan velilerden hepsinin bu konuda söyleyecek bir sözü vardı. Böylece hem öğrenciler velilerin cevapların merak ettiler hem de pratik olarak mesleklerin matematikle ilişkisini gördüler. Bunun yanında konularla bağlantı kurulup velilerle Skype üzerinde bağlantı kurulursa hatta bu konuda bir söyleşi gerçekleştirilirse daha da etkili olacaktır.
- Tüm bunları yaptığınızda aslında matematiğin günlük hayatta ya da mesleklerde nasıl karşımıza çıktığını göstermek kolaylaşacaktır. Fakat hepsinden önemli olan ve gözden kaçırdığımız temel bir nokta var: Hangi konunun günlük hayatta nasıl işe yaracağından ziyade “beceri” bazlı ilerleyip büyük resmi görebilmek. Aslında biz matematik öğretmenlerinin aklında olan “matematik her yerde” cümlesinin bir nevi özet hali diyebiliriz. Yani araştırılması gereken temel nokta günlük hayatta matematiğin nerede karışımıza çıktığından ziyade günlük hayatta karşılaştığımız problemlerin çözümünde matematiksel düşünme becerisinin ne ölçüde kullandığımızdır.
Problem Çözme Temelli Anlayış
Türkiye’de her ne kadar matematik dersindeki “problem çözme” mantığının hala “terziden kumaş ya da kuruyemişçiden fındık alma”nın farklı türevlerinin ötesine geçmediğini görsek de gerçekten günlük hayatla bağlantılı problem oluşturma fikrini geliştirmeye çalışan kitaplar da yok değil. Fakat temelde bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Konuya yönelik problem aramak yerine gerçek hayattaki problemleri masaya yatırmayı deneyebiliriz.
Bence matematiğin bizim için en büyük avantajı “matematiksel, analitik ve uzamsal” düşünme yeteneğimizi geliştiriyor olması. Günlük hayatla kesiştiği nokta da tam olarak burası. O yüzden günlük problemlerimizi ortaya dökerek belki de bu sorunların çözümlerini matematiksel olarak irdelemek çok daha faydalı olacaktır. Örneğin bir aracı park etmek uzamsal beceri gerektiren bir durumdur, fakat bunu herhangi bir matematik konusuyla ilişkilendirmek zordur. Konu bazlı gitmek bizi kısıtlayacaktır. Bunun yerine öğrencilere aslında günlük hayatta karşılaştığımız problemlerin çözümünde matematiksel düşünme becerimizin etkili olduğunu ve bunu geliştirmenin hayatımızı kolaylaştıracağından bahsedilebilir. Fakat öğrenciler tabi ki buna şüpheci yaklaşacaklar ve anlamayacaklardır, hal böyle olunca bununla ilgili pratik bir çalışma yapmak işimizi kolaylaştırır.
5. Sınıflarla sene başında yaptığım bir çalışmanın bu konuda bana epey bir yardımı oldu. Konumuz problemlerdi ve ders kitabında günlük hayatla bağlantısı olmayan ya da kısmi olarak bağlantılı onlarca problem çözülmeleri için bizi bekliyorlardı. Biz ise farklı bir taktik izledik. Öğrenciler gruplara ayrıldılar ve birlikte tartışarak günlük hayatta kendileri için “problem” olarak tanımlayabilecekleri bir sorunu seçtiler. Burada özel olarak yönlendirme yapmadık ve tamamen kendi problemlerini seçmeleri için onları teşvik ettik. Problemin illa ki matematiksel olması gerekmiyordu fakat zaten problemi çözerken aslında matematikle bağlantılı bazı becerileri kullanmaları gerektiğini fark ettiler. Seçtikleri problemlerden bazıları aşağıdaki gibiydi.
- Servis okula gelirken sürekli olarak 10 dakika geç kalıyor. Bizim servise biniş saatimizi değiştirmeden farklı bir rota kullanılabilir mi?
- Okulumuzdaki temizlikçiler her gün o saatte o sınıfta ders olup olmadığını bize soruyorlar. Ellerinde hangi sınıfın o saatten sonra dersi olmadığını gösteren bir liste olsa daha iyi olmaz mı? Böylece temizlik yaptığı sınıfı şaşırıp bir daha temizlemek zorunda kalmaz.
- Yemekten önceki son derslerimiz bazen en üst katta oluyor ve yemek yedikten sonra da çok fazla kat çıkmak zorunda kalıyoruz. Yemeğe yakın saatlerde yemekhaneye yakın derslikleri kullansak ve tüm okul programını buna göre kurgulasak nasıl olur?
- Telefonuma yeni bir uygulama yüklemek istiyorum fakat bu uygulamayla birlikte hafızası doluyor. Elimdeki videoları silmeden hafızada bu uygulama için nasıl yer açabilirim?
- Yurt dışında bir tatilde ailem beni unutup bir trene bindi ve ben şehrin merkezinde tek başıma kaldım. Cüzdanımda da belli miktar para var. Nasıl bir strateji belirlemeliyim ki onları bulabileyim.
Aslında problemleri öğrenciler kendileri seçtiklerinde ve gerçekten günlük hayatla bağlantı kurduklarında çok yaratıcı örnekler çıkabiliyor. Bu durumda “matematik bunun neresinde?” dediğimiz problemlerin matematiksel düşünce becerisiyle çözüldüğünü rahatlıkla fark edebileceksiniz.
Bize sunulan matematik problemleri tamamen kurgudur ve işin kötü yanı problemlerdeki veriler hazırdır. Aksine bir problemde öğrenci verileri kendisi topluyorsa o problem daha anlamlı hale gelecektir. Bu konuda matematik öğretmeni Dan Meyer’in TED konuşmasına göz atmak faydalı olacaktır. İzlemek için tıklayınız.
Yapacağımız tüm bu çalışmalar bize sorulan bu soruya cevap oluşturma konusunda işe yarayacaktır. Ayrıca öğrenciler bu sorunun konuya bağımlı olmadığını görecek ve öğrendikleri kavramların matematiksel düşüme becerisi ile bağlantılı olduğunu keşfedeceklerdir.
“Günlük hayatta nerede karşımıza çıkacak?” sorusuna verilecek cevap belki de “bana günlük hayattaki problemini söyle, bu problemi çözmek için matematiği nasıl kullanacağını söyleyeyim” olacaktır. O yüzden zaman zaman olağan kalıpların dışına çıkıp farklı çalışmalar yapmak etkili bir yöntem olabilir.
Özellikle öğrenciler 6. sınıfta somuttan soyuta geçiş evresini yaşamaya başlıyorlar. Buradaki somut ve soyuttan kastım bazı soyut kavramların somutlaştırılıp anlatılmasının daha etkili olduğu. 5. ve 6. sınıf öğrencilerini karşılaştırdığınızda birçok açıdan farklılık gösterdiklerini gözlemleyebilirsiniz. Öğrencilerin mizah seviyesi bile çok fark ediyor. Özellikle 6. sınıf öğrencileri “soğuk” espri şeklinde nitelendirdiğimiz tarzda esprilere çok meyilliler. Tesadüf değil, çünkü kelimelerin gerçek anlamı dışında mecaz anlamıyla da kullanıldığını fark ediyorlar. Bu çift anlamlılığı fark etmek onlara bir haz veriyor. Bu durum öğrenciden öğrenciye farklılık gösterse de özellikle 6. Sınıfın ikinci yarısından itibaren soyut kavramları algılamada bir gelişme görebiliyorsunuz. Örneğin iki sene önce “kümeler” konusu 6. Sınıf müfredatının ilk konusuyken öğrencilerin sembolleri anlamlandırma noktasında çok zorlandıklarını görmüştük çünkü henüz bu “soyut” düşünme evresi yerli yerine oturmaya başlamamıştı. Bu konu 6. Sınıf müfredatından çıkarılarak çok yerinde bir karar verildi.
Matematik doğası gereği soyut teorilerin bir bileşiminden ibaret olduğu için her şeyi anlamlı bir biçimde somutlaştırmak imkânsız hale gelebiliyor özellikle de soyut düşünme becerisi geliştirmekte zorlanan öğrencilerde.
2- Erken yönlendirme
Yolda herhangi bir kişiyle tanıştığınızda ve ona öğretmen olduğunuzu söylediğinizde en sık rastladığınız yorum hangisi? Benimkisi “Hocam, hiç anlamam nasıl beceriyorsunuz, benim matematiğim çok kötüydü” olmuştur. Bunun nedeni için birçok değişken sayabiliriz. Genetik faktörler, öğretmeni sevmemek, başka derslere daha çok ağırlık vermek, “kafasının basmaması” vs. Bir matematikçi olarak matematiğin sevilmediğinde çekilecek bir ders olmadığını düşünenlerdenim ve öğrencilerim için de en çok önem verdiğim şey matematik ön yargısını yenmek. Bunu başaramayan öğrencilerde ise hayat bir işkence haline gelebiliyor. Özellikle başarılı eğitim sistemi olan ülkelerde öğrencilere erken yaşlarda mesleki yönlendirmeler yapıldığını biliyoruz. Bizde ise maalesef matematiğe bir türlü adapte olamayan bir öğrencinin uzunca bir süre matematikle boğuşması, üstelik konuların birbirinden bağımsız değil de birikerek ilerlemesi büyük bir sorun yaratıyor. Bunun yanında matematiğin velilerin ve özellikle de sistemin bir nevi kırmızı çizgisi olması ise bu gerilimi daha da artırıyor.
Sadece bu iki maddeye bile baktığımızda, matematiğin doğası bile işimizi zorlaştırsa da biz matematik öğretmenlerine çok iş düşüyor: Ön yargıları kırmak, matematiği zevkli hale getirmek ve matematiğin hayatımızdaki yerini göstermek.
Özellikle son madde için neler yapabiliriz? Birkaç öneri derledim.
- Öncelikli olarak en temelden başlayalım. Her konunun başında kendi araştırmalarımızı es geçmeyelim. Özellikle işlediğimiz konunun günlük hayattaki karşılığının ve bizim için anlamının ne olduğunu araştıralım, öğrencilerle paylaşalım ve hatta onlardan da araştırıp paylaşmalarını isteyelim.
- Özellikle sene başında meslekleri inceleyip hangi meslek dallarında matematiğin ne amaçla ya da hangi konular özelinde kullanıldığını araştıralım. Konuların hangi meslek dallarında karşılaşıldığını az çok biliyoruz. Bunun yerine mesleklerin ortaya dökülüp, bu mesleklerde matematiğin hangi alanlarında kullanıldığının tespit edilip daha sonra konulara yedirilmesinin daha etkili olacağını düşünüyorum. Özellikle dijital çağla birlikte gelişen yeni meslekleri de göz ardı etmemek gerekiyor.
- Velilerimiz için mesleklerle ilgili bir paylaşım platformu oluşturabiliriz. Bununla ilgili yaptığım bir çalışmada “velilere ev ödevi” şeklinde moodle üzerinden bir forum oluşturmuştum. Soru şuydu: "Matematiği mesleğinizde ne amaçla kullanıyorsunuz?" Mimar, politikacı, tiyatrocu, ev hanımı, mühendis vs. olan velilerden hepsinin bu konuda söyleyecek bir sözü vardı. Böylece hem öğrenciler velilerin cevapların merak ettiler hem de pratik olarak mesleklerin matematikle ilişkisini gördüler. Bunun yanında konularla bağlantı kurulup velilerle Skype üzerinde bağlantı kurulursa hatta bu konuda bir söyleşi gerçekleştirilirse daha da etkili olacaktır.
- Tüm bunları yaptığınızda aslında matematiğin günlük hayatta ya da mesleklerde nasıl karşımıza çıktığını göstermek kolaylaşacaktır. Fakat hepsinden önemli olan ve gözden kaçırdığımız temel bir nokta var: Hangi konunun günlük hayatta nasıl işe yaracağından ziyade “beceri” bazlı ilerleyip büyük resmi görebilmek. Aslında biz matematik öğretmenlerinin aklında olan “matematik her yerde” cümlesinin bir nevi özet hali diyebiliriz. Yani araştırılması gereken temel nokta günlük hayatta matematiğin nerede karışımıza çıktığından ziyade günlük hayatta karşılaştığımız problemlerin çözümünde matematiksel düşünme becerisinin ne ölçüde kullandığımızdır.
Problem Çözme Temelli Anlayış
Türkiye’de her ne kadar matematik dersindeki “problem çözme” mantığının hala “terziden kumaş ya da kuruyemişçiden fındık alma”nın farklı türevlerinin ötesine geçmediğini görsek de gerçekten günlük hayatla bağlantılı problem oluşturma fikrini geliştirmeye çalışan kitaplar da yok değil. Fakat temelde bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Konuya yönelik problem aramak yerine gerçek hayattaki problemleri masaya yatırmayı deneyebiliriz.
Bence matematiğin bizim için en büyük avantajı “matematiksel, analitik ve uzamsal” düşünme yeteneğimizi geliştiriyor olması. Günlük hayatla kesiştiği nokta da tam olarak burası. O yüzden günlük problemlerimizi ortaya dökerek belki de bu sorunların çözümlerini matematiksel olarak irdelemek çok daha faydalı olacaktır. Örneğin bir aracı park etmek uzamsal beceri gerektiren bir durumdur, fakat bunu herhangi bir matematik konusuyla ilişkilendirmek zordur. Konu bazlı gitmek bizi kısıtlayacaktır. Bunun yerine öğrencilere aslında günlük hayatta karşılaştığımız problemlerin çözümünde matematiksel düşünme becerimizin etkili olduğunu ve bunu geliştirmenin hayatımızı kolaylaştıracağından bahsedilebilir. Fakat öğrenciler tabi ki buna şüpheci yaklaşacaklar ve anlamayacaklardır, hal böyle olunca bununla ilgili pratik bir çalışma yapmak işimizi kolaylaştırır.
5. Sınıflarla sene başında yaptığım bir çalışmanın bu konuda bana epey bir yardımı oldu. Konumuz problemlerdi ve ders kitabında günlük hayatla bağlantısı olmayan ya da kısmi olarak bağlantılı onlarca problem çözülmeleri için bizi bekliyorlardı. Biz ise farklı bir taktik izledik. Öğrenciler gruplara ayrıldılar ve birlikte tartışarak günlük hayatta kendileri için “problem” olarak tanımlayabilecekleri bir sorunu seçtiler. Burada özel olarak yönlendirme yapmadık ve tamamen kendi problemlerini seçmeleri için onları teşvik ettik. Problemin illa ki matematiksel olması gerekmiyordu fakat zaten problemi çözerken aslında matematikle bağlantılı bazı becerileri kullanmaları gerektiğini fark ettiler. Seçtikleri problemlerden bazıları aşağıdaki gibiydi.
- Servis okula gelirken sürekli olarak 10 dakika geç kalıyor. Bizim servise biniş saatimizi değiştirmeden farklı bir rota kullanılabilir mi?
- Okulumuzdaki temizlikçiler her gün o saatte o sınıfta ders olup olmadığını bize soruyorlar. Ellerinde hangi sınıfın o saatten sonra dersi olmadığını gösteren bir liste olsa daha iyi olmaz mı? Böylece temizlik yaptığı sınıfı şaşırıp bir daha temizlemek zorunda kalmaz.
- Yemekten önceki son derslerimiz bazen en üst katta oluyor ve yemek yedikten sonra da çok fazla kat çıkmak zorunda kalıyoruz. Yemeğe yakın saatlerde yemekhaneye yakın derslikleri kullansak ve tüm okul programını buna göre kurgulasak nasıl olur?
- Telefonuma yeni bir uygulama yüklemek istiyorum fakat bu uygulamayla birlikte hafızası doluyor. Elimdeki videoları silmeden hafızada bu uygulama için nasıl yer açabilirim?
- Yurt dışında bir tatilde ailem beni unutup bir trene bindi ve ben şehrin merkezinde tek başıma kaldım. Cüzdanımda da belli miktar para var. Nasıl bir strateji belirlemeliyim ki onları bulabileyim.
Aslında problemleri öğrenciler kendileri seçtiklerinde ve gerçekten günlük hayatla bağlantı kurduklarında çok yaratıcı örnekler çıkabiliyor. Bu durumda “matematik bunun neresinde?” dediğimiz problemlerin matematiksel düşünce becerisiyle çözüldüğünü rahatlıkla fark edebileceksiniz.
Bize sunulan matematik problemleri tamamen kurgudur ve işin kötü yanı problemlerdeki veriler hazırdır. Aksine bir problemde öğrenci verileri kendisi topluyorsa o problem daha anlamlı hale gelecektir. Bu konuda matematik öğretmeni Dan Meyer’in TED konuşmasına göz atmak faydalı olacaktır. İzlemek için tıklayınız.
Yapacağımız tüm bu çalışmalar bize sorulan bu soruya cevap oluşturma konusunda işe yarayacaktır. Ayrıca öğrenciler bu sorunun konuya bağımlı olmadığını görecek ve öğrendikleri kavramların matematiksel düşüme becerisi ile bağlantılı olduğunu keşfedeceklerdir.
“Günlük hayatta nerede karşımıza çıkacak?” sorusuna verilecek cevap belki de “bana günlük hayattaki problemini söyle, bu problemi çözmek için matematiği nasıl kullanacağını söyleyeyim” olacaktır. O yüzden zaman zaman olağan kalıpların dışına çıkıp farklı çalışmalar yapmak etkili bir yöntem olabilir.