Birçok kavram tartışıyoruz. Bir yandan yeni teknolojilere adapte olmaya çalışırken bir yandan da sürekli yenilenen eğitim anlayışımızı sorguluyoruz. Hepsi de önemli bir noktaya kilitlenmiş durumda. Teknolojinin “sonradan görme”leri bizler yani “dijital göçmenler” teknolojiyle doğan “dijital yerlilere” nasıl eğitim vereceğiz? İşimiz gerçekten çok zor. 21. Yüzyıl pedogojilerini, stratejilerini, becerilerini vs. tartışırken bence gözden kaçırdığımız önemli bir şey var: Tüm bu kararları onlardan bağımsız almamız. 21. Yüzyıl için meşhur 4C’ye bakacak olursak “Critical Thinking” (Eleştirel Düşünme), “Communication” (İletişim) “Collaboration” (Takımlaşma) ve “Creativity” (Yaratıcılık) öğrencilerimiz için önem verdiğimiz beceriler. Fakat biz bu becerileri onlara kazandırabilmek için önce onlarla birlikte kendimizi sorgulamayı öğrenmeli, onlarla iletişim halinde olmalı ve hatta takım olmalıyız. O zaman kendi sorunlarına kendi bakış açılarıyla çözüm bulmaları konusunda yardımcı olabiliriz. Bu kısa sohbeti de öğrencilerimin bu konu hakkındaki fikirlerini öğrenmek amacıyla gerçekleştirdim. 6. Sınıf öğrencilerimizden Busenur Simon ve Efe Atmış’la yaptığımız bu söyleşiyi aşağıda bulabilirsiniz. Ayrıca Emre Kara’ya da kayıt konusundaki desteğinden dolayı teşekkürlerimi iletiyorum.
Eser: Sizinle bu sohbeti yapmak istememin çok temel bir sebebi var. Biz eğitimciler olarak öğrencilerin 21. yüzyıl becerileri üzerine yoğunlaşmış durumdayız. Bu yüzyılın eğitim anlayışının ve öğretmenliğe bakışın nasıl olması gerektiği üzerine çok tartışma yürütüyoruz. Sürekli olarak sizin hakkınızda planlar yapıyoruz, şaşırmayın bunlar hep oluyor. Şimdi yetişen çocukların hayata nasıl adapte olacakları üzerine tahminlerde bulunuyoruz. Sizi edilgen konumdan çıkarıp sizlere kendi geleceğinizi belirleme konusunda söz hakkı vermenin çok önemli olduğunu düşündüğümden bu sohbeti yapma ihtiyacı duydum.
Sizin hayalinizdeki 21. yüzyıl okulu nasıl? Öğretmenin işlevi ne olmalı? Bizim çocukluğumuzda bilgiyi veren bir öğretmen vardı, otoriteydi ve ona karşı çıkmanız mümkün değildi, sorgulayamazdınız çünkü tek bilgi kaynağınız orasıydı. Ama şu anda öğretmen dışında birçok bilgi kaynağınız var, örneğin en temeli Google. Kendiniz rahatlıkla birçok şeyi araştırıp bulabiliyorsunuz. Bu durumda öğretmenin işlevi de değişiyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? İsterseniz öncelikle teknolojiden başlayalım.
Buse: Teknoloji tamamen sınıfların içinde olmalı. Bence elektronik tahtalarda öğretmen anlatırken bizim elimizde iPadler olabilir ve hoca ne yaparsa aynısı iPadlerimizde görünebilir. Böylece daha iyi öğrenmiş olabiliriz.
Efe: Örneğin tahtalar üç boyutlu olabilir mesela öğretmenin gösterdiği şey birden önümüzde canlanabilir, hologram gibi gözümüzün önüne gelebilir.
Buse: Bunları ekrana kaydedip evde üç boyutlu olarak tekrar yansıtabiliriz ve tekrar etmiş olabiliriz.
Efe: Bunun yanında mesela camlardan oluşan teknolojiler kullanılabilir.
Buse: Mesela cam tabletler, nerede açarsanız orada görünüyor. Camı kaldırdığınızda ekran kapanıyor.
Eser: Sizin için tablet teknolojisinin gelişiminin önemi büyük öyleyse.
Efe: iPad bizim için önemli, her şey için kullanıyoruz.
Eser: Teknoloji konusunda güzel fikirleriniz var. Bunların bazıları şu anda uygulanabilen bazıları ise biraz daha zaman alacak gelişmeler. Öğretmenlik boyutuna gelecek olursak, bu konuda ne söylemek isterdiniz?
Buse: Öğretmenler hem evde hem iş hayatında sürekli olarak eğitimle uğraşırsa, tek bir yöntem yerine birçok yöntem öğrenirse ve bizler için de farklı yöntemleri kullanıp harmanlarsa daha güzel bir şey olabilir.
Efe: Mesela evde oturuyoruz ve ödevimizi yapıyoruz. Kafamıza bir soru takıldı. İnternette araştırıyoruz bulamıyoruz. Mesela hocamızın hologramı önümüzde belirebilir.
Eser: Sanırım her zaman ulaşabileceğiniz bir öğretmenin olması ihtiyacı var.
Efe: Evet, öğretmen desteği gerekiyor.
Eser: Sadece yönlendirmeye yarayan bir destek mi?
Efe: Evet
Eser: O zaman öğretmenin bilgi vermeden ziyade yönlendirme işlevinin önemli olduğunu düşünebiliriz. Mesela ben, yakın gelecekte tüm eğitimin online olacağına inanıyorum. Şu andaki gidişat böyle bir sistemde öğretmene çok ihtiyaç olmayacağını söylüyor. Ben tam tersine öğrencilerin öğretmene daha çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Fakat bilgiyi almak anlamında değil daha ziyade farklı yönlerden ihtiyaçları olacaktır. Yönlendirme anlamında bir destek önem kazanacak. Sizin aklınıza gelen başka bir şey var mı? Mesela bir öğretmende hangi özelliklerin olmasını istersiniz?
Efe: Mesela, açık görüşlü olması. Yani bizi sorgulamadan görüşlerimize önem vermesi.
Buse: Hep bizden daha çoğunu bilsin ki bizi aydınlatsın. Hep bizden bir adım önde olmalı. Kendi hayatında, teknolojide hep bizden daha bilgili olmalı.
Eser: Yani teknolojide sizden daha önde olmayan bir öğretmeni takmayacaksınız o zaman.
(Gülüşmeler) Ama katılıyorum, insan öyle hisseder. Demek ki öğretmenin teknolojik anlamda kendisini geliştirmesi gerekiyor. Biz de teknolojik olarak kendimizi yenilemek durumundayız ve çok hızlı gerçekleşen değişime adapte olmak zorundayız.
Buse: Zaten teknoloji geliştikçe öğretmenler de gelişecektir. Öğretmenler de teknolojiyi kullanırsa tabi. Mesela siz derste Google-Glass kullanıyorsunuz diyelim. O anda size bir soru sorduk ve siz cevabını bilmiyorsunuz-olabilir- siz hemen gözlükle aratıp yansıtabilirsiniz. Bizde öyle teknolojik bir araç olmadığı için biz her türlü sizden öğrenmiş oluruz. (Gülüşmeler)
Efe: İnsanda psikolojik bir baskı oluyor zaten, öğretmenden öğrendik o zaman doğrudur diye. İnternetten baktığımız zaman kesin olduğunu bilmiyoruz. Ama öğretmenden duyunca…
Eser: O zaman internetten bakınca değil de öğretmenden duyunca daha güvenilir bir bilgiye ulaştığınızı düşünüyorsunuz. Aslında önemli bir nokta. İnternete bakınca hangi kaynağı nasıl araştıracağınız konusunda kafanızda soru işaretleri oluşuyor sanırım. Bunun hakkında eğitimler almayı da istersiniz herhalde.
Efe: Evet
Eser: Tabi, öğretmen de her zaman tüm doğruları bilecek diye bir durum yok. Gerçek diye düşündüğünüz bilgiler de değişebiliyor. Herkes kendisini yenilemeye çalışıyor. Farklı bir soru sorayım. Kafanızda bir meslek var mı?
Buse: İç mimarlık
Efe: Bilgisayar mühendisliği.
Eser: Mesela ben üniversiteye hazırlanırken öğretmenlik seçtim. O dönem iyi bir tıp için puanım tutuyordu fakat tıp yazmak istemedim. Çünkü beni kan tutuyordu. Mesleğimi çok seviyorum fakat şu andan baktığımda beni o dönem yönlendiren kimsenin olmadığını görüyorum. Siz öğretmenlerden bu konuda nasıl bir destek beklerdiniz?
Buse: Dersler dışında da bizimle daha çok ilgilenmeleri, bizim becerilerimize ve yeteneklerimize daha fazla ilgi göstermeleri olabilir.
Efe: Meslek konusunda lisede ya da üniversitede değil, ortaokulda öğretmenlerin daha çok destek verebileceğini düşünüyorum.
Buse: Yabancı ülkelerde bir kişinin neye daha çok ilgisi ve yeteneği varsa o alanda dersleri daha çok alıyor. Öğretmenler ona daha fazla yükleniyor, iyi anlamda. Ama mesela Türkiye’de her dersten görüyoruz. Mesela biz büyüyünce ne olmak istiyorsak ona daha çok yönelen, onunla daha çok çalışmalar yapabilen bir okula sahip olabiliriz.
Eser: Evet çok doğru. Bu konuda sizinle çok benzer görüşlere sahibim. Öğrenciler bu konuda daha erken yaşlarda yönlendirilebilirler. Böylece beceri ve yeteneklerini keşfedip üzerine gitmeleri onlar açısından pozitif bir etki yaratacaktır. Kısa da olsa güzel bir sohbet oldu, devamını da getirebiliriz. Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. Birlikte bir şeyler ürettikçe çok olumlu yönde bir gelişme göstereceğimize inanıyorum.
Buse ve Efe: Biz teşekkür ederiz.
Sizin hayalinizdeki 21. yüzyıl okulu nasıl? Öğretmenin işlevi ne olmalı? Bizim çocukluğumuzda bilgiyi veren bir öğretmen vardı, otoriteydi ve ona karşı çıkmanız mümkün değildi, sorgulayamazdınız çünkü tek bilgi kaynağınız orasıydı. Ama şu anda öğretmen dışında birçok bilgi kaynağınız var, örneğin en temeli Google. Kendiniz rahatlıkla birçok şeyi araştırıp bulabiliyorsunuz. Bu durumda öğretmenin işlevi de değişiyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? İsterseniz öncelikle teknolojiden başlayalım.
Buse: Teknoloji tamamen sınıfların içinde olmalı. Bence elektronik tahtalarda öğretmen anlatırken bizim elimizde iPadler olabilir ve hoca ne yaparsa aynısı iPadlerimizde görünebilir. Böylece daha iyi öğrenmiş olabiliriz.
Efe: Örneğin tahtalar üç boyutlu olabilir mesela öğretmenin gösterdiği şey birden önümüzde canlanabilir, hologram gibi gözümüzün önüne gelebilir.
Buse: Bunları ekrana kaydedip evde üç boyutlu olarak tekrar yansıtabiliriz ve tekrar etmiş olabiliriz.
Efe: Bunun yanında mesela camlardan oluşan teknolojiler kullanılabilir.
Buse: Mesela cam tabletler, nerede açarsanız orada görünüyor. Camı kaldırdığınızda ekran kapanıyor.
Eser: Sizin için tablet teknolojisinin gelişiminin önemi büyük öyleyse.
Efe: iPad bizim için önemli, her şey için kullanıyoruz.
Eser: Teknoloji konusunda güzel fikirleriniz var. Bunların bazıları şu anda uygulanabilen bazıları ise biraz daha zaman alacak gelişmeler. Öğretmenlik boyutuna gelecek olursak, bu konuda ne söylemek isterdiniz?
Buse: Öğretmenler hem evde hem iş hayatında sürekli olarak eğitimle uğraşırsa, tek bir yöntem yerine birçok yöntem öğrenirse ve bizler için de farklı yöntemleri kullanıp harmanlarsa daha güzel bir şey olabilir.
Efe: Mesela evde oturuyoruz ve ödevimizi yapıyoruz. Kafamıza bir soru takıldı. İnternette araştırıyoruz bulamıyoruz. Mesela hocamızın hologramı önümüzde belirebilir.
Eser: Sanırım her zaman ulaşabileceğiniz bir öğretmenin olması ihtiyacı var.
Efe: Evet, öğretmen desteği gerekiyor.
Eser: Sadece yönlendirmeye yarayan bir destek mi?
Efe: Evet
Eser: O zaman öğretmenin bilgi vermeden ziyade yönlendirme işlevinin önemli olduğunu düşünebiliriz. Mesela ben, yakın gelecekte tüm eğitimin online olacağına inanıyorum. Şu andaki gidişat böyle bir sistemde öğretmene çok ihtiyaç olmayacağını söylüyor. Ben tam tersine öğrencilerin öğretmene daha çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Fakat bilgiyi almak anlamında değil daha ziyade farklı yönlerden ihtiyaçları olacaktır. Yönlendirme anlamında bir destek önem kazanacak. Sizin aklınıza gelen başka bir şey var mı? Mesela bir öğretmende hangi özelliklerin olmasını istersiniz?
Efe: Mesela, açık görüşlü olması. Yani bizi sorgulamadan görüşlerimize önem vermesi.
Buse: Hep bizden daha çoğunu bilsin ki bizi aydınlatsın. Hep bizden bir adım önde olmalı. Kendi hayatında, teknolojide hep bizden daha bilgili olmalı.
Eser: Yani teknolojide sizden daha önde olmayan bir öğretmeni takmayacaksınız o zaman.
(Gülüşmeler) Ama katılıyorum, insan öyle hisseder. Demek ki öğretmenin teknolojik anlamda kendisini geliştirmesi gerekiyor. Biz de teknolojik olarak kendimizi yenilemek durumundayız ve çok hızlı gerçekleşen değişime adapte olmak zorundayız.
Buse: Zaten teknoloji geliştikçe öğretmenler de gelişecektir. Öğretmenler de teknolojiyi kullanırsa tabi. Mesela siz derste Google-Glass kullanıyorsunuz diyelim. O anda size bir soru sorduk ve siz cevabını bilmiyorsunuz-olabilir- siz hemen gözlükle aratıp yansıtabilirsiniz. Bizde öyle teknolojik bir araç olmadığı için biz her türlü sizden öğrenmiş oluruz. (Gülüşmeler)
Efe: İnsanda psikolojik bir baskı oluyor zaten, öğretmenden öğrendik o zaman doğrudur diye. İnternetten baktığımız zaman kesin olduğunu bilmiyoruz. Ama öğretmenden duyunca…
Eser: O zaman internetten bakınca değil de öğretmenden duyunca daha güvenilir bir bilgiye ulaştığınızı düşünüyorsunuz. Aslında önemli bir nokta. İnternete bakınca hangi kaynağı nasıl araştıracağınız konusunda kafanızda soru işaretleri oluşuyor sanırım. Bunun hakkında eğitimler almayı da istersiniz herhalde.
Efe: Evet
Eser: Tabi, öğretmen de her zaman tüm doğruları bilecek diye bir durum yok. Gerçek diye düşündüğünüz bilgiler de değişebiliyor. Herkes kendisini yenilemeye çalışıyor. Farklı bir soru sorayım. Kafanızda bir meslek var mı?
Buse: İç mimarlık
Efe: Bilgisayar mühendisliği.
Eser: Mesela ben üniversiteye hazırlanırken öğretmenlik seçtim. O dönem iyi bir tıp için puanım tutuyordu fakat tıp yazmak istemedim. Çünkü beni kan tutuyordu. Mesleğimi çok seviyorum fakat şu andan baktığımda beni o dönem yönlendiren kimsenin olmadığını görüyorum. Siz öğretmenlerden bu konuda nasıl bir destek beklerdiniz?
Buse: Dersler dışında da bizimle daha çok ilgilenmeleri, bizim becerilerimize ve yeteneklerimize daha fazla ilgi göstermeleri olabilir.
Efe: Meslek konusunda lisede ya da üniversitede değil, ortaokulda öğretmenlerin daha çok destek verebileceğini düşünüyorum.
Buse: Yabancı ülkelerde bir kişinin neye daha çok ilgisi ve yeteneği varsa o alanda dersleri daha çok alıyor. Öğretmenler ona daha fazla yükleniyor, iyi anlamda. Ama mesela Türkiye’de her dersten görüyoruz. Mesela biz büyüyünce ne olmak istiyorsak ona daha çok yönelen, onunla daha çok çalışmalar yapabilen bir okula sahip olabiliriz.
Eser: Evet çok doğru. Bu konuda sizinle çok benzer görüşlere sahibim. Öğrenciler bu konuda daha erken yaşlarda yönlendirilebilirler. Böylece beceri ve yeteneklerini keşfedip üzerine gitmeleri onlar açısından pozitif bir etki yaratacaktır. Kısa da olsa güzel bir sohbet oldu, devamını da getirebiliriz. Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. Birlikte bir şeyler ürettikçe çok olumlu yönde bir gelişme göstereceğimize inanıyorum.
Buse ve Efe: Biz teşekkür ederiz.